Özlü Söz: Ümmetimden veya Yahudiler ile Hıristiyanlardan her kim beni işitirde bana iman etmezse cennete giremez. Hz. Muhammed (sav)

 

3 Mart 1924 yılında batı emperyalizminin eli ile saltanat hilafeti olmasına rağmen İslam’a tahammül edilmemesi neticesinde Müslümanlar başsız bırakıldı. Siyasi erkini kaybeden Müslümanlar hızlıca İslami bütün değerlerden uzaklaştırılarak ulusalcılığın kucağına itildi.

 

Allah Nisa Suresi 59. Ayetinde; “Allaha itaat edin, kitabındaki hükümleri uygulayın. Allah’ın Resulüne, onun sünnetine, sizden olan Ululemre, İslami düzeni yürüten yetkililere, uzmanlara itaat edin….” Buyurur.

 

Allah’a itaatten kasıt Kurandaki emirlere harfiyen riayet etmektir.

 

Resulüne itaatten kasıt Kurana göre hareket eden Peygamberimizin Kuranı açıklayan sünnetini yaşamaktır.

 

Sizden olan Ululemre gelince Allah’ın kitabına ve Resulullahın sünnetine göre hareket eden Müslümanların başı olan halifedir.

 

Bir Müslüman bu üç emre uyup gereğini yerine getirmek zorunluluğu vardır.

 

Ancak bugün ne yazık ki Müslümanlar halifesizdir. Yani Kuranın deyimi ile Ululemr yoktur.

 

Müslümanları başsız bırakan batının hedefi tahrif edilmiş Tevrat’a göre İsrail’in vaat edilmiş topraklar üzerinde büyük devletini kurmaktı. Onlara göre buna engel olan İslam hilafetiydi. İşte 3 Mart 1924 yılında Mustafa Kemalin eli ile saltanat olmasına rağmen hilafet ortadan kaldırıldı. Ve o günden bu yana Müslümanlar başsız bırakıldı.

 

Başsız bırakılan Müslümanlara bu devleti kuran Sabataist Yahudiler siyaseti kötü göstererek İslam ile siyasetin ayrı şeyler olduğunu ve siyasetin yalan ile dolu olduğunu söyleyerek onları siyasetten uzaklaştırdılar.

 

Oysa İslam Medine’de site devletini kurarken bunu Allah’ın razı olduğu şekli ile siyaset üzerine bina etmişti. Ardından gelen ve saltanat olmasına rağmen kurulan bütün İslam devletlerinde siyaset ana temeldi.

 

Yahudiler Müslümanları insanların sevk ve idare etme organizesi olan siyasetten uzaklaştırıp kendi batıl ve küfri siyasetlerine müdahil olmamaları için onlara siyaseti yalan ve hileli organize olarak tanıtarak onları siyasetten uzak tuttu.

 

Hilafetin kaldırılmasından sonra geçen 91 yıllık süre içinde sınırlarla birbirinden ayırdığı Müslümanları ideolojik fikri akımlarla birbirinden ayırdıktan sonra onları İslami temel eğitim ve ahlaktan da uzaklaştırdı.

 

Ve şimdi Müslümanlar ne yazık ki onların çizmiş olduğu siyasi yol üzere Kuran emir ve ilkelerine rağmen batı tipi bir İslamizasyon projesi ile güya İslam’a hizmet etmek için yarıştırılıyor.

 

Milli Görüşü tehlikeli gören batı bunun erine hoşgörü İslam’ı ve emrine aldığı aynı zamanda destek vererek iktidara getirdiği İslami kökenden gelen siyasetçileri bugün siyasi platforma çıkarmış.

 

Önceleri hızlı birer mücahit olanlar bugün Amerikancı İslam için birbirleri ile yarışır hale gelmişler. Zamanında mangalda kül bırakmayan geceleri geç saatlere kadar İslam devletinin projesini etüt edip sabah namazlarını nasıl kaçırıp ertesi günü mevcut sistemin tağuti olduğunu ve onların parlamentolarına girmenin kafir olmaya yettiğini söyleyenler ne yazık ki bugün Amerika’nın dizayn edip iktidara getirdiği AKP’de vekil olmak için yarışıyorlar.

 

Peki, bunlar kim;

 

Bunlar Erdoğan’ın gazını aldığı mücahit cengâverler.

 

Allah, Kuranda biz Müslümanlara en çok Yahudi ve Hıristiyanların hile ve desiselerini beyan ederek bizi uyarır.

 

Onların hayat tarzlarına uymadığımız müddetçe onların bizden hoşlanmayacağını,

 

Özellikle Yahudilerin Müslümanlara düşman olduklarını beyan buyururken ne yazık ki günümüz Müslümanları onların siyasi oyunlarını fark edemeyecek kadar meseleden uzaktırlar.

 

Yıllarca İslam Birliği Projesi ile çalışmalar yapan ve bunu hayata geçiren Rahmetli Erbakan Hoca’nın önü kesilmemiş olsaydı bugün İslam Birliği kurulmuş olabilirdi. İslam coğrafyasında bulunan petrol, su ve değerli madenler batı emperyalizmini Müslümanlara karşısında diz çöktürürdü. Ama ne yazık ki bu proje Erbakan Hocanın bizzat öğrencileri tarafından kesildi.

 

Vefatının 3. Yılında rahmetle ve mağfiretle andığımız Erbakan Hocanın yolundan gidilmiş olsaydı bugün İslam coğrafyası kirli kâfir çizmeleri ile çiğnenmez ve İslam evlatlarının kanları dökülmezdi.

 

Erbakan’ın öğrencileri olarak iktidara gelenler onun sözleri ile hareket etmeyince ABD’nin kuklası oldular. Komşuları ile arası bozulan ve İslam coğrafyasındaki İslam ile hiç bağı olmayan IŞİD gibi terör örgütlerinin ortaya çıkmasına zemin hazırlanırken içte de yolsuzluk ve kavgaların hiç bitmemesi onların siyasette ne kadar yetersiz olduklarının göstergesi oldu.

 

Milli Görüşü siyasetten uzaklaştırıp onun mirası üzerine konan AKP’ye bugün adaylık başvurusu yapan mücahitlerin İslam Birliği için geçmişte kulaklarını kapatması onların İslami siyaset ve ilkeleri ile ne kadar ilgili oldukları bu adaylık yarışında samimiyetlerini gösterir.

 

Nefislerini tatmin etmek adına yeni mevki ve makamlar elde etmek için adaylık yarışına girenler Kurana bir dönüp baksınlar. Acaba Allah onlara Yahudi ve Hıristiyanların velayetini kabul etmeyin yoksa onlardan olursunuz ayetini ne kadar içlerine sindirebilecekleredir.

 

Kurana ve Sünneti Resulullaha dönmedikçe hiçbir İslami yapılanma Allah’ın aziz dinine ait değildi.

 

Kuran muttakiler için bir hidayet ve rehberdir.

 

Selam ve dua ABD İslam’ını red eden gerçek mücahitlere…