Geçtiğimiz haftalarda açıkladıkları 50 milyon avroluk yatırım ile Van’ı heyecanlandıran WILCO şirketleri grubunun Genel Müdürü Mehmet Avcı o yatırımın detaylarını Şehrivan ile paylaştı. Van’da ezber bozmaya geldiklerini söyleyen Avcı, markalarına Van’ı katacaklarını, Van odaklı bir büyümede önlerine büyük hedefler koyduklarını belirtti.

 

VAN’A CAN KATACAK YATIRIM!

 

2011 yılındaki depremler ardından da yaşanan çatışmalı süreç ve diğer sorunların ardından ciddi bir sermaye göçü veren Van’a tam da bu süreçte önemli bir firma büyük bir yatırım ile geliyor. Ardı ardına yaşanan sıkıntılarla birlikte yerel bir ekonomik kriz de yaşayan Van başbakanın müjdesini verdiği yatırım ve destek paketleriyle rahatlama çabasına girerken yatırımcılarla da potansiyelini gerçekleştirmeyi arıyor. Van’da üretip İran’a doğru açılmanın hazırlığını yapan WILCO adlı firma MDF üretimi için tüm hazırlıklarını yaptı. Büyük bir inisiyatif alarak tam 50 milyon avroluk bir yatırımı yapmaya hazırlanan firma Mehmet Avcı öncülüğünde geçtiğimiz hafta da ortakları İranlı bir firma ile yatırımın sözleşmesini imzaladı. Kentte büyük bir yatırım atağı yaparak dikkatleri üzerine çeken firmanın yöneticisi olan Avcı, tam da herkesin konuştuğu bir süreçte Şehrivan’ın sorularının yanıtladı.

 

Kentin zor bir süreçten geçtiği bir dönemde önce hükümetin yatırım ve destek paketi adı altında sunduğu teşvikler ardından da başlattığı yatırım seferberliği Van’da ilk meyvesini verdi. Teşviklerde ön başvurular alınmaya başlarken Van’da doğup uzun yıllar önce batıda iş yapmış önemli bir aile kentte yatırım yapmak için kolları sıvadı. Tıpkı eski Van’ın “Giderem Van’a doğru, yolum İran’a doğru…” adlı eski türküsünde olduğu gibi İstanbul’dan yola çıkan WILCO adlı grup Van’a doğru önemli bir yatırım yapmak içi yola düştü. Van’da üretip İran’a doğru açılmanın hazırlığını yapan WILCO adlı firma MDF üretimi için tüm hazırlıklarını yaptı. Büyük bir inisiyatif alarak tam 50 milyon avroluk bir yatırımı yapmaya hazırlanan firma Mehmet Avcı öncülüğünde geçtiğimiz hafta da ortakları İranlı bir firma ile yatırımın sözleşmesini imzaladı. Kentte büyük bir yatırım atağı yaparak dikkatleri üzerine çeken firmanın yöneticisi olan Avcı, tam da herkesin konuştuğu bir süreçte Şehrivan’ın sorularının yanıtladı. İşte Van’daki 50 milyonluk yatırımın A’dan Z’ye tüm detayları…

 

 

 

 

Geçtiğimiz hafta Van’a ziyaretinizde büyük bir yatırım yapacağınızın müjdesini verdiniz. Bu yatırım fikri nasıl oluştu ve süreç nasıl gelişti?

Tabi bizim başlangıç noktamız Van’dır. Van bizim için çok çok önemlidir. Önemli olmasının nedeni ise memleketimiz ve bizim orada ticaretin başlangıcını yapmış olmamız. Bizim bunun devamında Van’a bir şey katmamız gerekiyor. Van’la ilgili daha önce birkaç girişimimiz oldu. Şu anda Van’da hizmet verdiğimiz kurumlar var. Van’da daha önce İstanbul Hastanesi diye bir yer vardı. İstanbul Hastanesi ile ilgili biz bu yıl içerisinde bazı görüşmeler yaptık. Oraya bir yatırım yapalım o hastaneyi tekrardan kalkındıralım, çevresinde olan esnafın satış yapamaması sorunlardan dolayı böyle bir girişimde bulunmak istedik.

 

Yani ilk olarak sağlık sektörü mü vardı aklınızda?

Evet. Biz bu girişimi, bu yılın 4’üncü ayı gibi yaptık. Yapacağımız yatırımın Van’a katkı sağlaması gerekiyordu. Biz de bunu en iyi şekilde olacak olan sağlık alanıydı. İstanbul Hastanesi bunun en iyi yerlerinden bir tanesiydi. Satın alma yolu ile bunu yapmayı düşündük. Hissedarlarına 38 milyon TL’ye kadar bir teklifte bulunduk. Ama bizi o süreçte oyaladılar. Ve 15 Temmuz’a kadar beklettiler. Sonra darbe girişiminin ardından devlet oraya el koydu.

 

Sonra bu yatırım fikri nasıl şekillendi?

Daha sonra Van için başka neler yapabiliriz üzerinden Burhan Kayatürk ile görüştük. Kayatürk, Van hassasiyeti üst noktada olan ve ciddi manada Van sevdalısı bir isim. Kendisi bu konuda bizim yatırımımızdaki kilit ve teşvik edici isimlerin başında geldi. Her yatırımda olduğu gibi bizim yatırımımız konuşulduğunda da önce Van’da olması gerektiğini gündemine alıp ardından yatırımın detaylarını konuşuyor. Bu konuda hem teşvik etti hem de yatırım sürecinde bizi destekledi. Ortaklarımız ile birlikte Van’da yatırım yapmamız konusunda aklımızda hiçbir şüphe kalmayacak derecede önemli söylemler geliştirdi. Bu konudaki hassasiyeti gerçekten kıymetliydi. Fikirler oluşmaya başlayınca Van Organize Sanayi Bölgesi başkanı Şemsettin Bey ile görüşmelerimiz oldu. Yine milletvekilimiz Beşir Atalay ile görüşmelerimiz oldu. Onlarında önerileri oldu ancak bizim alanımızla alakalı çok somut şeyler çıkmadı karşımıza.

 

 

YATIRIMCI DEĞİL GİRİŞİMCİ ARIYORUZ DEDİLER BİZ DE VAN’IN YOLUNU TUTTUK

Peki, İranlı bir firmayla yatırım yapma süreci nasıl işledi?

Biz Türkiye’deki görüşmelerimizi yaptıktan sonra en son İran’da AIDA Gurup diye MDF fabrikası olan bir Gurupla görüşmelerimiz oldu. Bununla birlikte cazibe merkezleri kapsamına Van’ın alınması ile teşviklerin verileceği üzerine girişimlerde bulunduk. Başbakanın Diyarbakır’da açıklamış olduğu yaklaşık 60 milyar dolarlık bir bütçe ayırdıklarını söylediler. Biz de bunu en iyi nerde yaparız dedik ve en doğru noktanın Van olduğuna karar verdik. MDF fabrikası kurulabileceği düşüncesi oluştu kafamızda. Bu düşüncemizi Burhan Kayatürk’le paylaştığımızda ondaki oluşan heyecan bizi daha da heyecanlandırdı. Bizi daha çok teşvik etti. Daha sonra AIDA Gurubun sahibi Hüseyin Bey ile birlikte bu konuyu masaya yatırdık ev somut bir hale getirdik. Sayın Kayatürk bizi direk Kalkınma Bakanlığına yönlendirdi. Orada bakan yardımcımızla bir görüşme yatık. Bakan yardımcımız bize orada ‘Biz burada yatırımcıdan ziyade girişimci arıyoruz. Bize bölgeyi kalkındıracak girişimler lazım’ dedi. O böyle konuşunca biz daha çok heyecanlandık.

 

Yani teşviklerin Van’da somut anlamda can bulacağı ilk yatırım sizin olacak diyebilir miyiz?

Kesinlikle. Teşvikler yatırımımızın ete kemiğe bürünmesinde son aşama oldu. Neden derseniz… Devlet arsa tahsisi yapıyor ve fabrikanın yapımına kadar destek sağlıyor. Artı alacağınız makinalarda kendi öz kaynaklarınız dışında devlette size kredilendirme formülü de çıkarıyor. Biz burada kendi öz kaynaklarımızla makine alımı yaparız, işletme sermayesini koyarız. Bunlarla birlikte bizim 50 milyon avroluk bir bütçe gerekiyordu. Devlet bu konuda zaten teşviklerini sağlıyor. Bunların akabinde Van’da Şemsettin beyle bir görüşme yaptık. Şemsettin bize hemen bunu kamuoyuna duyurmak istedi. Bizde kendisini bu konuda destekleyerek hareket ettik. Hemen bize 100 dönümlük bir arazi tahsisi yapma kararı aldılar.

 

 

BU ÜRETİM İLE VAN BÖLGEDE İLK OLACAK!

Biraz da yatırımınızda bahsedecek olursak, nasıl bir üretim merkezi olacak Van’da?

Biz bu arazi içerisinde yaklaşık 70 dönümlük kapalı bir alanımız olacak. Fabrika ana binası olacak. Makinalarımız MDF üretiminde kullanacağımız tamamen Alman üretimi olan makineler olacak. Ve şuan Türkiye’nin yapmış olduğu MDF üretimi yıllık 200 milyon metre kare. Ve bunun sadece 110 milyon metre karesi yurt için pazarında satılıyor. 90 milyon metre kare yurt dışına ihraç ediliyor. Doğu Anadolu bölgemizde herhangi bir MDF fabrikası yok. En yakın Gaziantep’te var. O da en son FETÖ’den kaynaklı el konuldu. Kayyum atandı ve şuan çalışmıyor. Bunun dışında Antalya’da İzmit’te ve İstanbul’da var MDF fabrikası. Bölgede böyle bir yatırımın olması çok önemli. Çünkü bölgede yaklaşık 20 milyon metre kare kullanımı var. Bizim kuracağımız fabrikanın kapasitesi ilk olarak 20 milyon metre kare olacak.

 

Üreticilerin yatırımdan önce ilk düşündüğü şey güvenlik, karlılık ve hammadde ile pazara uzaklık olur genelde. Van ve diğer doğu illeri bu konuda biraz dezavantajlı olarak görülüyor. Siz bu anlamda Van’ı neden tercih ettiniz peki? Aklınızda bu şüpheler oluşmadı mı?

Van’ı tercih etmemizin en önemli sebebi coğrafi konumdu. Suriye’ye, İran’a Irak’a Azerbaycan’a, Nahcivan’a yakın olması bizi ciddi bir şekilde etkiliyor. Ayrıca alacağımız ağaç Romanya, Ukrayna taraflarından geliyor. Biz o ağaçları Karadeniz limanından Van’a çok daha çabuk getirebileceğiz. Van aynı zamanda Asya ve Orta Doğu’nun beşiği konumundadır. Birçok medeniyete başkentlik yapmasının sebebi de bu yöndedir. Van gerçekten şehir olarak çok güzel bir yer. Arazi olarak düz bir yer. Yatırıma elverişli olduğu için ileriki dönemde özellikle terör olaylarının bitmesi ile birlikte daha ciddi yatırımcılar gelecektir. Bizim bugün bu yapacağımız 50 milyon avroluk yatırım yarın çok küçük bir yatırım olarak kalacak.

 

 

BU PROJE VAN’A DA CAN KATACAK!

Ayrıca risk ve karlılığa gelince… Bu konuda aslında Van dezavantajlı değil. Aksine avantajı da potansiyeli de yüksek bir kent. Yeter ki yatırımlar gelsin, yeter ki Vanlılar ve üreticiler inisiyatif alıp yatırım yapsın. Elbette ki iş adamı yaptığı işin karını düşünür. Ancak uzun vadede karını düşünen çok az kişi vardır. Ancak biz kısa vadede kazanç sağlamayı hedefliyoruz. Biz de bu yatırımda 2 yıl içerisinde yatırımı hayata geçirip seri üretime geçmeyi hedefliyoruz. Ve akabindeki 5 yıl içerisinde yapılandırmamızı kurup istediğimiz cirolara ulaşmaktır. Bu fabrikada istihdam yaratacağız. Şehirde ciddi bir işsizlik var. Çok vasıflı personelden ziyade vasıfsız personele de ihtiyacımız var. Van’da esnafa can katacak bir projedir. 300 dönüm arazi üzerinde 100 tane marangoza 3’er dönümlük yer verilecek. Bu marangozlar Antep’e İzmit’e gidip MDF’nin ham maddesini almayacaklar. Artık yanı başlarında olan bir fabrikadan alacaklar. Maliyetten kazanmış olacaklar. Böyle olunca da üretilen mal daha ucuza mal edilecek. Son tüketiciye kadar bu fabrikanın çok ciddi katkısı olacak.

 

MARKADA VAN OLACAK!

O halde bu yatırım Van’ın sınırlarını da fazlasıyla aşacak gibi görünüyor…

Muhakkak. Dünyada var olan bir gerçek vardır. O da bütün yeniliklerin batıdan doğuya doğru gelmesi. Biz hep batıya mecbur bırakıldık. Ama biz o algıyı değiştirmek istiyoruz. Biz burada doğudan batıya götürmek istiyoruz. Biz burada en kaliteli ürünü üretmeye çalışacağız. Van’da üretilen parkenin Türkiye’de üretilen en kaliteli parke olduğunu söyleteceğiz insanlara. Bunu ürettiğimizde 10 yıl sonra kalitemizi Türkiye’ye kabul ettirmiş olacağız. Fabrikamızın hala bir adı yok. Ama ortağımızla birlikte markamızın içerisine mutlaka Van ismine yer vereceğiz. Şehrin uluslararası pazarda adını duyurmuş olacağız.

 

VAN İYİ BİR YERE GELECEKSE…

Ama sıkıntılı bir süreçten geçiyoruz… Böyle bir süreçte Van’da yatırım yapıp bunu pazara iletebilmek nasıl olacak?

Biz aslında çok zor bir iş yapıyoruz. Zor olan fabrika yapmak değil, yatırımı bölgeye getirmek. Biz öncelikle bizimle yatırım yapması için bir tane yabancı yatırımcıyı kabul ettiriyoruz. Bunun yanı sıra Türkiye’nin de en riskli bölgesinde olması için kabul ettiriyoruz. Biz bunu sağlarken şehrin güvenilir olmasından ziyade yapmış olduğumuz girişimlerin güvenilir olacağını enjekte ediyoruz. Bize güveniyorlar açıkçası. Bu güven sayesinde bölgeye yatırım getirebiliyoruz. Bu yatırım projemiz ulusal medyada çok büyük bir yankı buldu. Bunu sağlayanda yerel medyanın buna sahip çıkması. Projeyi sahiplenmesi yatırımın önemini gözler önüne serdi. Yatırım haberimiz hemen bütün gazetelerin ekonomi sayfalarında vardı. Siz bunu yaptıkça biz daha çok iyi işler yapmak için çaba göstereceğiz. Van iyi bir yere gelecekse sizin ve bizim girişimlerimizle olacaktır. Bu konuda ortak dert Van olmalı. Van tüm düşüncelerin ve projelerin odağında olmalı. Biz de böyle bir anlayış ile geldik. Van da yatırımımızın da derdiğimizin de merkezinde olacak.

 

“O ALGILARI KIRACAĞIZ!”

Bizim en büyük eksiğimiz özgüvendir. Aslında özgüveni yüksek olan kişilerin yapacağı çok işler vardır. Bir şeyleri düşünmek lazım ki harekete geçmek gerek. Biz burada birbirimizin özgüvenini kırmak içinde çok ciddi emek sarf ediyoruz. Diğer ülkelerde böyle bir şey yok. Sen bir iş yapacağım dediğinde hemen kutlama yapılır. Bizim özgüvenimizi kendi çevremiz kırıyor. Bizim burada birileri iş yapacağı zaman gizli tutar. Çünkü özgüvenini biri kıracak diye ya da işini bozacak diye paylaşmak istemez. Şehrimize yepyeni şeyler kazandırmamız gerekiyor. Var olan o algıyı kırmamız gerekiyor.

 

Siz bir ilk oldunuz. Fakat bu tür yatırımların artması gerekiyor. Artacak ki Van’ın bu konuda dezavantajlı değil potansiyeli yüksek bir yer olduğu görülsün. Nasıl işlemeli bu süreç?

Şu an Van’da hiç turizm yatırımı konuşulmuyor. Van’da sanayi yatırımı ileri dönemlerde Almanya’dan, Japonya’dan, Çin’den çok daha büyük yatırımcılar gelip yatırım yapmak isteyecek. Gerçekten sıraya girecekler. Bizim bunu sağlamamız için öncelikle kendi iş adamlarımızın bazı girişimlerde bulunması. Bizim gibi iş adamları daha büyük yabancı yatırımcıları getirebilme şansı var. Biz burada biraz da devletin verdiği teşvikler doğrultusunda girişimde bulunuyoruz. Biraz da devletin vermiş olduğu teşviklere teşvik etmedir.

 

Bu yatırımın yanında şu sıralar Van gündemini yoğun şekilde meşgul eden konulardan birisi ise Van Vakfı seçimleri idi. Sizde Vakfın ‘Yeni Oluşum Grubu’ adı altında seçime girip kazanan ekipte yer alıyorsunuz. Kısaca Van Vakfından da söz edelim…

Tabu burada Van’ın sosyal ve kültürel konuları ile ilgili konuşmak gerekiyor. Van’da çok fazla zaman geçirmiş biri değilim. Çok fazla Vanlı çevrem olmadı. Hep dışarıda bir çevrem oluştu. Bu esnada ben uluslararası ekonomik ve kültürel federasyonunda genel başkan yardımcılığına getirildim. Bizimle birlikte hareket eden büyüklerimiz vardı. Ben oradayken STK’ların ne yapmak istediklerini anladım. Ben sivil toplum kuruluşların yapmış olduğu faaliyetlerin her kişi üzerinde bireysel etki bırakacağını ve toplumsal yaşamı daha güçlü bir hale getireceğini ben orada gördüm. Daha sonra federasyondan ayrıldım. Ve Van İş adamlarının yönetimine girdim ve başkan yardımcılığı yaptım. Daha sonra oradan da istifa ettim. Van Vakfının yeni yönetiminde bulundum Nizamettin Bey ile. Seçimi de kazandık.

 

VAN VAKFI VAN’DAN EKSİK KALMAYACAK!

Van Vakfı olarak yeni bir heyecan getirdiğimizi düşünüyorum. Adaylık süresinde unutulmuş bir Van Vakfı isimi tekrardan gündeme taşıyan sizlerin haberleri ile yeniden gündeme geldi. Nizamettin Beyi de kutlamak gerekiyor. Van’ın önemli simaları var vakıfta. Çok fazla farkı alanlardan oluşan bir yönetimimiz var. Vakıf olarak önceliğimiz Van olacak. Ve Van camiasını bir araya getirecek yeni aktivasyonlar oluşturacağız inşallah. Van Vakfının Van, Ankara ve İzmir şubesini yeniden açacağız. Faaliyete geçireceğiz yeniden. Bununla birlikte Antalya şubemizi yeniden daha aktif getirilmesi için çalışmalarımız olacak. Tüm şubelerimizde ve genel merkezimizde kurumsal bir alt yapı oluşturarak Van Vakfını ve Van’ı daha iyi yerlere taşımak için çalışmalar yürüteceğiz. Van Vakfı Van’dan hiç eksik kalmayacak. Hatta bizim ilk vizyon tanıtım toplantımız Van’da olacak inşallah. Van tanıtımlı bir vizyon toplantısı olacak.

 

WILCO’NUN BAŞARI HİKÂYESİ…

O halde yeniden başa dönelim. Yatırım WILCO adıyla gerçekleşiyor… Biraz da WILCO’nun kuruluşundan bugüne öyküsünü ve çalışma alanlarından bahseder misiniz?

WILCO bizim hizmet markamız. Bu hizmet markası çatısı altında 4 tane şirketimiz var. Bu şirketlerden bir tanesi sosyal hizmetler. Bu Türkiye geneli 65 ilde, yaklaşık 400 ilçede endüstriyel temizlik ve personel çalıştırmaya dayalı diğer hizmet işleri sağlıyor. Bununla birlikte endüstriyel tedarik hizmeti veren şirketimiz var. Bu şirketimiz Almanya’da endüstriyel temizlik ürünleri üreten bir markanın Türkiye ve Kuzey Kıbrıs distribütörlüğünü yapıyor. Tamamıyla fabrikadan direk müşteriye çalışan bir endüstriyel temizlik hizmeti sağlayan bir şirkettir. Bununla birlikte Avcı Gurup diye bir şirketimiz var. Avcı Gurup aynı zamanda inşaat işi yapıyor. Küçük ölçekli personel hizmeti sağlıyor. Bunun yanı sıra İlgi enerji ve savunma sanayi diye bir şirketimiz var. Bizim savunma sanayide de faaliyet gösterdiğimiz bir şirkettir bu. Termal kamera sistemleri, güvenlik sistemleri gibi askeri ihtiyaç olacak ürünlerin tedarikini ve ülkeye yeni bir şey katabilecek ürünleri yurt dışı pazarında ARGE çalışması yaparak Türkiye’de daha işe yarayacak hale getirerek yeni ürünle getiriyor. Zaten WILCO’nun amacı Türkiye’ye daha ciddi katkısı olacak projeleri üretmek. Endüstriyel temizlik firmamızda temizlikte var olan klasik temizlik algısını değiştirecek projeler üretiyoruz. X Line diye bir proje üretiyor. Bu da çaprak mikrop bulaşmasını tamamen önleyecek yeni bir temizlik sistemidir. Tedarikte yine farklı bir şey üretmeye çalışıyoruz. Tamamıyla yurt dışından bu işin en iyileri ile birlikte çalışma yaparak bunu Türkiye’ye kazandırmayı hedefliyoruz.

 

VAN’DA ÇITAYI YÜKSELTECEĞİZ!

WILCO Gurup 1991 yılında babam öğretmen iken Van’da bir temizlik şirketi kuruyor. Temizlik şirketini Van’da ev temizliği, iş yeri temizliği yapmak amacıyla kuruluyor. Kısa bir süre sonra Van’da özelleştirmeler başlayınca ilk olarak TEDAŞ bölge müdürlüğü, daha sonra devlet hastanesi gibi yerlerde kamuya hizmet veren bir şirket haline geliyor. 1991 yılı ile 2005 yıları arası Van’da kamu kurumların yüzde 80’nine hizmet vererek daha sonra Van’da belli potansiyele kadar geliyor. Van piyasasında sürekli aynı noktada kalmak gibi bir ihtimalin yok. Biz de bundan kaynaklı İstanbul’a geldik. Türkiye ticaretinin yüzde 70 İstanbul üzerinden sağlanıyor. Bizde merkezimizi 2005 yılından sonra İstanbul’a aldık. 2011 yılında artık markalaşmaya gittik. 2012 yılında WILCO’yu oluşturduk. WILCO ile birlikte alt şirketlerimizi kurduk ve daha güçlü bir şekilde piyasada olmak için mücadele veriyoruz. Biz bu mücadeleyi sadece Türkiye’de yaşayan şirketlere karşı değil Global çalışan şirketlere karşı da veriyoruz. WILCO dünya çapınca 500 bin 600 bin çalışanı olan büyük şirketlere karşı iyi bir şekilde rekabet ediyor. Bu rekabetini daha iyi olduğu projelerle sağlıyor WILCO. Aynı zamanda Koç, Ziraat Bankası genel müdürlüğü gibi büyük yerlere karşı kendisini ispat etmiş ve tercih edilen bir marka haline gelmiş. Şuan iş yaptığı kurumların hepsi kendi sektöründe lider olan kurumlardır. Ziraat bankası bugün bankacılıkta lider bir bankadır. Otomotivde Mercedes en önde giden markadır. Koç Holding bakıldığında sanayide, iş dünyasında en önemli şirkettir ve WILCO bu şirketlerle çalışıyor. 


ŞEHRİVAN RÖPORTAJ: YUNUS EMRE AYKAÇ

Editör: TE Bilisim