Afyon Kocatepe Üniversitesi (AKÜ) Deprem Uygulama ve Araştırma Merkez Müdürü Doç. Dr. Çağlar Özkaymak, yaklaşık 1 hafta önce Irak-İran sınır bölgesinde meydana gelen ve yüzlerce kişinin öldüğü depremle ilgili olarak, “Ülkemiz sınırlarından yaklaşık 300 kilometre güneydoğuda meydana gelen 2017 Süleymaniye-Halepçe depreminin ülkemizde bir depremi tetiklemesi olası değildir” dedi.

 

Özkaymak, depremin 12 Kasım günü yerel saat ile 21.18’de, İran ve Irak sınırında yer alan Zagros dağlarının olduğu bölgede, Irak’a bağlı Süleymaniye-Halepçe kentlerinin arasında 24 kilometre derinlikte ve 7.3 şiddetinde meydana geldiğini hatırlattı. Depremin Süleymaniye-Halepçe kentleri başta olmak üzere Irak, İran ve ülkemiz sınırları içinde Diyarbakır, Urfa, Mardin, Şırnak ve Hakkari illerinde de hissedildiğini anımsatan Özkaymak, depreme ait odak mekanizmasının sonuçları gibi sismolojik verilerin depremi üreten fayın bindirme fayı niteliğinde olduğuna işaret ettiğini vurguladı. Özkaymak, “Depremi üreten Bitlis-Zagros bindirme kuşağı, batıda Alp dağları ile doğudaki Himalayalar arasında uzanan binlerce km uzunluğundaki ‘Alp-Himalaya Deprem Kuşağı’ içerisinde yer alan aktif bir yapıdır. Bu yapının, yaklaşık 12 milyon yıl önce Avrasya ile Arap plakalarının çarpışması sonucu aradaki Neotetis okyanus tabanının tamamen yok olması ile geliştiği bilinmektedir. Bir zamanlar deniz seviyesinde olduğu kabul edilen Doğu Anadolu Platosu, kıta-kıta çarpışmasının oluştuğu bu kuşak boyunca, bu sürede, yaklaşık 2 kilometre yükselmiştir ve halen de yükselmeye devam etmektedir. Günümüzde Irak, Suriye ve Suudi Arabistan gibi ülkelerin yer aldığı Arap plakası yılda 2,4 santimetre hızla ülkemizin üzerine doğru hareket ederek Doğu Anadolu Platosunun sıkışmasına neden olmaktadır. 2011 yılında meydana gelen Tabanlı-Van depremi (7.2) bu sıkışmayı belgeleyen ülkemizdeki en son örnektir” dedi.

 

“ÇALIŞMALAR DEPREM MEYDANA GELMEDEN ÖNCE YAPILMALI”

Özkaymak, 2017 Süleymaniye depremini üreten bu yapının Türkiye sınırları içerisindeki devamı, Güneydoğu Anadolu bindirme zonu olarak da bilinen, güneydoğuda Hakkari’den başlayarak kuzeydoğuya doğru Beytüşşebap, Pervari güneyinden ilerleyerek Lice üzerinden batıda Kahramanmaraş’a kadar devam eden bir zon şeklinde olduğunu ifade etti. “Süleymaniye-Halepçe depreminin ülkemizde bir depremi tetiklemesi olası değildir” diye Özkaymak açıklamasını şöyle sürdürdü: “Malatya güneyinde Doğu Anadolu Fayı ile birleşerek sonlanır. Bu zon boyunca, son yüzyıl içerisinde, yaklaşık 5 bin vatandaşımızın hayatını kaybettiği, 7 Mayıs 1930 Hakkari (7.2) ve 6 Eylül 1975 tarihinde 6.6 büyüklüğündeki Diyarbakır-Lice depremleri meydana gelmiştir. Bu tip bindirmeli kuşak içerisinde meydana gelen her bir yıkıcı deprem, bölgede bir gerilim birikmesine neden olmaktadır. Ancak, ülkemiz sınırlarından yaklaşık 300 kilometre güneydoğuda meydana gelen 2017 Süleymaniye depreminin ülkemizde bir depremi tetiklemesi olası değildir. Buna rağmen, aynı deprem kuşağı üzerinde yer alan ülkemizde de 1930 Hakkari (7.2), 1975 Lice (6.6) ve 2011 Tabanlı-Van depremi (7.2) gibi benzer depremlerin meydana gelmesi, can kayıplarına ve önemli hasarlara neden olması, bu tip depremlerin gelecekte de meydana geleceğini öngörmektedir. Bu bakımdan, ülkemizin her bölgesinde, deprem zararlarını en aza indirgenmesi için yapılması gereken yerbilimleri çalışmalarının, deprem meydana gelmeden önce, yapılması gerekmektedir.” 

Editör: TE Bilisim