İstanbul’da 28-31 Ocak tarihleri arasında TÜYAP Fuar ve Kongre Merkezi’nde bu yıl 20’ncisi düzenlenen Doğu Akdeniz Uluslararası Turizm ve Seyahat Fuarı’na (EMİTT) fuarında Van da yerini aldı. Fuarın son gününe girilirken, fuarda Van Valiliği, Kültür Turizm Müdürlüğü gibi kurum ve kuruluş ile birlikte Van OSB de yer aldı. Fuarda kapılar kapanmaya hazırlanırken OSB Yönetim Kurulu Başkanı Şemsettin Bozkurt’tan hem fuarla ilgili hem olumlu hem de olumsuz değerlendirmeler geldi. Bozkurt, fuardaki ilgiye olan memnuniyeti dile getirirken kurumlar arasındaki iletişimsizlik ve ayrılığı eleştirdi. Bozkurt; “Belediye de bizim Valilik de bizim, Kurumlar arası iletişimsizlik bazı çevrelerin işine gelse de kentimize ve kent kimliğimize hiç yakışmıyor, Bizlere hiçbir faydası yoktur.” Dedi.

 

 

Van Organize Sanayi Bölgesi Yönetim Kurulu Başkanı Şemsettin Bozkurt yaptığı yazılı bir açıklama ile yarın son bulacak olan EMİTT Fuarı’ndaki Van tanıtımı ile ilgili değerlendirmelerde bulundu. Van Valiliği bünyesindeki İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü, DAKA'nın desteği Van OSB, Van TÜRSAB, Kahvaltıcılar derneği, Anadolu el sanatlarını yaşatma ve geliştirme derneği, Rehberler derneği, Vanlı turizmciler Yurtiçi ve yurt dışı tur operatörleri ve Otelcilerin katılım sağladığı bu yılki fuarda Van’ın ziyaretçilerin ilgi odağı olduğunu söyleyen Bozkurt, her kesimden ziyaretçiyi ağırladıklarını belirtti. Bozkurt, kendisinin de yer aldığı stand ile ilgili gözlemlerini; “Çok derin ve sıcak ilişkilerin gözlemlendiği fuarda ekonomik sosyal ve kültürel sohbetler gerçekleşti, Ortamın adeta ziyaretçileri büyülediği gözlemlendi. Ziyaretçiler Van'ın binbir çeşit yöresel kahvaltılıkları eşliğinde içilen sıcacık çaylar mekanını otantik yapısı içerisinde adeta kendilerini Van'ın bir esnaf kahvehanesinde htiklerini kaydettiler.” Şeklinde paylaştı…

 

 

KAHVALTILAR VERİLDİ, ŞARKILAR SÖYLENDİ…

Bozkurt fuardaki atmosferi de açıklamasında paylaşırken, orada yaşananları şu sözlerle anlattı; “Van'ın otlu peyniri, kavutu, murtuğası, tereyağı, balı, lavaş ekmeği ve kaymağı nazik ikramlar eşliğinde tadanları adeta büyüledi. Düşük ton ve kadife yumuşaklığındaki yerel müzikal resitaller adeta kulakların pasını giderirken, Yerel sanatçı kardeşlerimiz ziyaretçilerin dikkatlerini üzerine çekerek sürekli canlı performansla halk müziği ziyafeti çektiler. Van standının otantik mekan yapısı ve Van'ın 85 farklı kültür mirası noktasında muhteşem bir sanat şöleni estetikliğinde çekimi yapılan görseller, 85 farklı Sanatçının sesinden eserin seslendirildiği Kürtçe, Türkçe, Arapça ve Farsça Halk Müziği Eserleri, Dev ekranlar eşliğinde adeta Tarihi anı ve geleceği, Yani dünü bu günü ve yarını bir arada yaşattı ziyaretçilerimize. El emeği göz nuru el sanatı çeşit çeşit gümüş takılar ve halılar özelikle kadın ziyaretçilerin ilgi odağı oldu. Van kedisi Van'ın kültür elçisi ziyaretçilerin kucağından inmedi, Van kedisini sevmeye doyamayan ziyaretçiler bol bol hatıra fotoğrafı çektirerek bu fırsatı ölümsüzleştirmek istedi.”

 

 

“KEŞKE MANİPULE ETMEKTEN UZAK DURABİLSEYDİK…”

Ardından fuarla ilgili bazı eksik ve sıkıntıları da dile getiren Bozkurt, fuar üzerinden son günlerde yönelttiği eleştirileri devam ettirirken fuarın manipüle edilmeye çalışıldığını iddia etti. Bozkurt açıklamasında; “Van'ın tanıtımı ticareti ve turizminin gelişmesi açısından çok önemli bir fırsat olan bu tür büyük organizasyonlarda keşke bütün kurumlarımız ve kurum temsilcilerimiz, Kentimizin ekonomik, sosyal ve kültürel kimliği açısından bir arada ve yan yana olabilseydiler. Keşkesiz, amasız ve fakatsız kentimizin ekonomisini ve kalkınmasını önceleyen bu tür organizasyonları manipüle etmekten uzak durabilseydik, Keşke kentimize ve kendimize farkında olmadan bir düşmanca tavır içerisine girmeseydik. Keşke daha önce bilindiği gibi gerçekleşmesi mümkün olmayan vergi terkini gibi, Şimdi de sicil kayıtları engelinden dolayı gerçekleşmesi mümkün olmayan krediler için umut tacirliğine soyunmasaydık da bu enerjiyi bu tür büyük organizasyonlar için kullansaydık.”

 

 

“HEPİMİZİN İŞE VE AŞA İHTİYACI VAR…”

Açıklamada ayrıca şu ifadelere yer verildi: “Küçümsemek asla haddimize değil ama keşke koşa koşa açılışı için boy göstermeye giderek, Fiyakamız ve karizmamızla ezip büzdüğümüz küçücük esnaf kardeşlerimize gösterdiğimiz riyakarlığı bu fuarda da gösterebilseydik. Esnafın gerçekten bütçesine ekonomisine ve ticaretine katkıda bulunabilecek bu fuarda da boy gösterip hep beraber katılım sağlayabilseydik. Ama yok unvan hastalığı her zaman ön plana çıkma metodolojisi bırakmıyor bir türlü yakamızı. Oysa insanca ve insan onuruna yakışır bir yaşam onların hakkı olduğu kadar hepimizin de hakkıdır. Hepimizin asgari insanca bir yaşam standardına kavuşabilmesi ve bunu sürdürebilmesi için üretime işe ve aşa ihtiyacı vardır. Bu anlamda kaynakların adil dağıtılmadığı, fırsatların eşit sağlanmadığı söz konusu yapılarda, Zengin ile fakir arasındaki makas farkının kapanmadığı her yerde toplumlar adeta felce uğrayarak ihtilaflar yaşamaktadırlar.”

 

 

“HEPİMİZİN BÜYÜK SORUMLULUĞU VAR”

“Abartılı sırıtan bir eda ile manipüle veyahut pohpohlama ile hak hukuk, tarafsızlık bağımsızlık, doğruluk, kendine ve topluma saygı göstermeksizin adrese teslim haber yapma yöntemi ile kurumları ve kişileri karşı karşıya getirip bir birine düşürmeye çalışan yapılara itibar edilmemelidir. Bunları kullanan kurumlar ve kişilerde bu işlerin birer meslek dalları olmadığını çok iyi bilmektedirler. Ortamın normalleşmesi durumunda bu işi yapanların işsiz kalacakları kendilerinin malumudur. Onun için bu kendine has zevatlar hiçbir şeyin normal olanından istemezler ve yapmazlar. Düşünce gücü gelişmeyenlerin pisikolojik ve ruhsal durumları tepkiler çok farklı gelişebilir. Bizler sorumluluk sahibi insanlar; Her birimizin dili, dini, ırkı, siyasi düşüncesi, ideolojisi, kültürü farklı olabilir, sözüne ve düşüncesine güvenenin onur kırıcı hiçbir şeye ihtiyacı yoktur, her kesin düşüncesi kendisine. Herkese bu saydıklarımdan bir veya bir kaçı lazım olabilir. Ama hepimizin bütün toplumumuzun ekonomik ve sosyal olarak insanca bir yaşama ihtiyacı ve hakkı vardır. Ve şuan itibariyle yaşadığımız tarihsel süreç bakımından hepimizin büyük bir sorumluluğu vardır.

 

 

“BİRBİRİMİZİ DİNLEMELİYİZ…”

“Kent ekonomisinin kalkınması bunun için fırsatların yaratılarak kaynakların adil bölüşümü ve yurttaşlarımızın kaynaklara erişim sorunu için mutlak bir araya gelmeliyiz. Mutlaka diyaloglarımızı güçlendirip enerjilerimizi kentimizin kalkınması huzuru ve refahı için kıllanmalıyız. Bütün ön yargılarımızdan arınarak bir birimizi dinlemeliyiz. Kentin önemli ekonomi aktörlerine kulak vermeliyiz. Herkesin kendine göre doğruları olabilir ama bu genel doğrularımız anlamına gelmez. Doğruya ulaşmak istiyorsak dünyanın gittiği yoldan gitmeliyiz. Bilimle hareket etmeli, Bilim araç ve gereçlerini doğrular için ölçü olarak kullanmalıyız. Ancak böylece herkes ortaklaşabilir.”

 

 

“BU BİZE YAKIŞMIYOR”

Uzun süredir gündemi meşgul eden fuara katılım ve ortak organizasyon konusu ile ilgili tartışmalar fuar boyunca da devam edince Bozkurt, yaşananlar konusunda birliktelik eleştirisi de yaparak şu sözlere yer verdi: “Senin önceliğin benim önceliğim diye bir şey olmamalıdır. Yoktur böyle bir şey hepimizin en başat önceliği, İnsanca bir yaşam koşullarının herkes için eşit ve adil bir biçimde yaratılmasıdır. Allah rızası için ve bunun için mutlaka bir araya gelmeliyiz. Bir birimizi dinlemeliyiz. Ortak bir kent kimliği ve değerleri etrafında buluşup bununla örtüşen ortak eylemlerde bulunmalıyız. Kurumlar arası ve kurumlar arasında kalpazanlık yapmaya çalışanlara fırsat vermemeliyiz. Bu yapılar döner dolaşır sizi de vurur. Bu yapılar aynı zamanda farklı kurumlardan hem Valilikten hem de Belediyeden beslenmektedirler. Belediye de bizim Valilik de bizim, Kurumlar arası iletişimsizlik bazı çevrelerin işine gelse de kentimize ve kent kimliğimize hiç yakışmıyor, Bizlere hiçbir faydası yoktur.”

Editör: TE Bilisim