7 Haziran seçim sonuçlarından sonra Ak partiye akıl veren çok olur. 

“Biz demiştik böyle olacak diye” diyenlerde olacak.
Kürhesiniler oy kullansaydı böyle olmazdı diyenlerde olacaktır elbette.
Fakat bu seçimi Ak parti Doğu ve güneydoğu da olduğu gibi Türkiye’de de kaybettiği için Van’da kaybetti.
Kürhesini’li bir aday olsaydı da yine bu bu hezimeti yaşayacaklardı.
İktidar sarhoşluğu yaşayan bir Ak parti vardı. 
Mütevazı olmaları gerekirken ceketimi bıraksam iktidarız havası vardı.
Her şeyden ve en önemlisi Erdoğan’ın Ben olmazsam olmaz tavrı vardı.
Sandı ki ben CHP ye eskiden olduğu gibi HDP ye de meydanlarda hakaret ederim, söverim, döverim halk alkışa tutacak yine kazanırız. 
Olmadı sn. Cumhurbaşkanı. 
Halk Erdoğan’a sen otur makamına, bizim gibi seyreyle Mevla’m neyler.
Cumhurbaşkanı Başkanlık hevesine erken kapıldı. Dere görünmeden paça sıvadı.
Gazetecilere tehditler yağdırdı. Yargı yargılamadan o yargıç gibi davrandı. Şeffaf olmayan yönetimi dayattı.
HDP büyük risk alıp ve doğru adama oynadı. 
Şuna hep inandım, bu ülkede Halk seçimlerde her şeyi çok iyi analiz ederek tercih yapar diye. 
Eğer Ak partiye hiç oy vermezse bile bu halkın vardır bir bildiği diye. 
Eski Türkiye çok yenilendi. Ak Partinin beklentisinin de birkaç adım ötesine geçip bir seçim yapmıştır.
İktidar sarhoşluğu, bazı bakan ve vekillerin hoyratlığı, aşırı harcamalar lüks yaşam, gelir adaletsizliği halkın tepkisine yol açtı ve Ak partiye kendine çeki düzen vermesi için uyarıda bulundu.
Ak parti erken seçim senaryolarına güvenmesin. Daha kötü senaryolar da olabilir ki bu da Ak partinin sonunu getirir.
Hükümeti kuracak her kimse ki Sn Davutoğlu kursun ve bütün siyasi partilerden güvenoyu desteği istesin.
Bundan sonrası içim bir seçim stratejisi yapmalı.

Her şeyden önce Cumhurbaşkanına sen Ak partiye karışma. Başarı ve başarısızlığı ben üstleniyorum diyecek bir başbakan adayı olmalı. Koalisyon olmasın diye diğer siyasi partileri ikna edebilecek ve onlardan güvenoyu alabilecek bir yönetim kurmalı. Çünkü Erken seçimin bu ülkeye faturası ağır olur.

İl ve ilçe yönetimlerini gözden geçirip ak bir kadro oluşturmalı. Mütevazı, saygınlığı olan, halkın isteklerine taleplerine, inancına, görüşüne, hassasiyetlerine duyarlı bir kadro. Halkın tepkisine yol açabilecek bir olayın olgunun olması halinde yönetimi bu konuda uyarabilecek ve yaptırım gücü olabilecek bir kadro.
Toplumun rahatsız olduğu birçok konu var.
Ekonominin gidişatı, asgari ücret ve emekli aylıkları, atanamayan öğretmenler, açlık sınırı altında olan bu kadar çok vatandaş varken çerez niyetine lüks ve şaşalı bir yönetici kadrosu. Alçak gönüllülükten uzak devletin imkânlarını, makamları lehte kullanma hoyratlığı. 
Bunlardan vazgeçilmeli ve yarın mecbur kalmadan bu gün kemer sıkma politikası ülkeyi yönetenlere getirilmeli. Olası bir ekonomi kriz yine vatandaşa patlayacaktır. O yüzden halktan önce yönetenler bunu yapmalı.
İnanç ve yaşam özgürlüğü için atılması gereken adımlar var. İnsanların neye nasıl inandıkları yöneticileri ilgilendirmez. Bunu seçim malzemesi yapmaktan vazgeçmeleri gerekir. Dini olguları siyasete malzeme yapan davranışlardan vazgeçecek bir politika izlemeleri gerekir.
Sünni ya da alevi, Müslüman ya da başka bir inançtan olanlara devlet aynı ve eşit davranmalı. Sürekli el değiştiren ideolojik yönetimler arasında gelgit yaşayan inançlara müdahale edilmemeli rövanş alır gibi baskı yapılmamalı.

İşsizlik ve ekonomideki dalgalı gidişatı faturası halka mal edilmemeli. Zaten her durumda halktan yeteri kadar vergi kesilmekte.
Gelir adaletsizliğini ortadan kaldıracak yeni yollar projeleri üretmesi gerekir.
Çiftçiye esnafa, sanayiciye, özel sektöre yeni imkânlar sağlanmalı yeni destekler sağlanmalı.
Kısacası ak parti tepeden tırnağa 2002 ruhuna dönmeli. Yüzünü Ortadoğu’dan çevirip batıya dönmeli. İnsana ve insanlığa değer verecek insani bir yaşam standardı oluşturmalı. Bunlara rağmen Van da Ak parti oy kaybedip hezimet yaşarsa o vakit Kürhesiniler vermedi de kaybetti denilebilir.
Türkiye her siyasi partiye mesaj verdi. Ak partiye verilen mesajın aslan payı Erdoğan’a verilendi.
Cumhurbaşkanı makamı uzlaşma ve huzuru sağlama makamıdır. Kırgınlığı yaratacak, huzursuzluğu çıkaracak, kendisinden olmayanı dışlamaya ve sert dili kullanma yeri değildir diye uyarıda bulunurken, Ak partiye de iktidar kendine çekidüzen ver, gelir dağılımındaki adaletsizliği ortadan kaldıracak tedbirler alınmalı, işsizliği azaltacak politikalar izlenmeli kısacası huzuru ve barışı sağlayacak adımlar atılmalı. Siyasi mesajlarda ılımlı olması gerektiğini, siyasi gerilime sebep olacak bir tutum sergilememeli. Daha önce BDP’yi şahin ve güvercin diye ayırdığınızda nasıl ki şahin olanlar pasifize edip ılımlı olan şahsiyetleri daha çok ön plana çıkardılarsa Ak partinin de buna ihtiyacı var. Örneğin Yalçın Akdoğan’ın sert dili ve tutumu gibi.

Ak partinin seçim tecrübesi olan ve değişime açık bir parti olduğuna inandığımdan bu sonuç tablosunu iyi okuyacaktır.

 

M.METE yazdı

Editör: TE Bilisim