M.METİN YAZDI...

 

7 Haziran seçimlerine sayılı günler kala halkın beklentisi de arttı. Bölgesel olarak farklı beklentiler var. Ege ve Ak denizde refah, huzur, Marmara, Karadeniz ve iç Anadolu’nun ekonomik, işsizlik, Doğu ve Güneydoğu’nun çözüm süreci gibi farklı beklentileri ön planda. Ekonomik ve işsizlik sorunu bütün bölgelerde ortak sorun iken bazı bölgelerde 2. Sırada olabilmektedir.

Kürt seçmeni kimlik sorununu hala yaşıyor. Ekonominin istikrarı, iş imkânları, işsizlik problemi, eğitim sorunu elbette kendilerini doğrudan ilgilendiren sorunlar. Fakat kimlik kargaşası, Anadilde eğitim gibi sorunlar diğer sorunlara eğilmelerinin önüne geçmiş durumda.
 

Ak parti 2002 seçimlerinde doğu ve güneydoğuda halka kendini bu sorunları çözme sözü verdiği için sevdirdi. Erdoğan’a olan güvenleri Ak partinin zaman içindeki değişimi Kürt seçmeninin büyük bir kısmında herhangi bir zedelenmeye uğramadı. Erdoğan’ın Diyarbakır konuşması Kürt halkının içinde bir filiz olmuş ve zamanla o filiz büyüdü. Erdoğan’ı T.v ekranlarında miting alanlarında her gördüklerinde o filizleri Erdoğan’a olan güven ve inançla suladılar, toprağını değiştirdiler nefeslendirdiler. Ne CHP ne MHP ne de o dönemin Kürt siyasi partisi bu sevginin önüne geçemediler.

 

Pavlov’un klasik koşullanma kuramında Bitişiklik/yakınlık ilkesinde öğrenilen bir durumunla eş zamanlı başka bir durumun gerçekleşmesi öğrenmeyi pekiştirir durumu var. Erdoğan’ı seven halk onunla beraber gördükleri diğer Ak parti vekillerini de sevmeye başladılar. Yıllarca dilleri varlıkları inkâr edilen ve dışlanan Kürt halkına kendini sevdirmek kolay bir durum değil. 

7 Haziran seçimlerinde eğer Ak parti halen Kürtlerden ciddi oy alabilecekse bu Erdoğan’ın etkisindendir.

 

Çünkü
Davutoğlu bu seçimde halka hiç bir vaat de bulunmadı.
İşsizliği bitireceğiz demedi.
Asgari ücret ve Emeklilerin maaşları ile ilgili hiç bir şey diyemedi.
Kürtçe eğitimi, Kürt halkının sorunlarını iyileştirme ile ilgili bir konuya değinmedi.
Sadece Kürtleri değil Diğer halklar için bile bir vaadi olmadı.
Türkiye yıllarca Osmanlı devletinin yaptıkları ile övünüp ecdat siyaseti yaptılar. Bunu kullanan hiçbir parti siyasi bir istikrar yakalayamadı. Ak parti bu durumu kullanmadı ve icraatları ile siyaset yaptı. Hem kısa vade de hem de uzun vadede bu durumun Ak partiye getirisi oldu.
Şimdi Davutoğlu da aynı durumla karşı karşıya. Eski durumu kullanarak Ak partinin siyasi geleceğini kurtarmaya çalışıyor. Ne denli başarılı olunur bilinmez. Ama geçmiş yaşantılar ve tecrübeler gösteriyor ki Ak parti geçmişin kaymağını erken tüketecektir.
 

 

Bu ülkede işsizlik %11, Atanamayan öğretmenler ve işsiz üniversite öğrencilerinin sayısı milyonlarla ifade ediliyor. Asgari ücretin açlık sınırının altında olması, alım gücünün azalması, kuru gıdayı bile temin etmekte zorluk çeken halkın çokluğu, Eğitimdeki gidişatın belirsizliği, ekonomik krize gebe bir Türkiye. Ve seçimde ne ekonomik ne kültürel ne de demokratik bir vaadi olmayan Ak partinin başarılı olmasını anlamamak çok zor değil. Eğer başarılı olmazsa da bunu anlamamakta zor değil.
CHP ve MHP’nin ekonomik vaadleri ile HDP’nin demokratik duruşu ve Erdoğan gibi hızlı bir çıkışı olan Demirtaşı’ın Kürt seçmeninin sempatisini kazanması, Ak partiyi zor durumda bırakacak.

 

Kamu da özel araç için yıllık harcanan ücret, ile aylık 2500 tl maaşla 1320000(bir milyon üçyüz yirmi bin) vatandaşa iş imkanı sağlar. Maliye bakanı bu ücret için bütçenin çerez parası derken, işsiz vatandaşa emekçiye, emekliye, asgari ücretle çalışana kaynak yok diyor.

 

Bu belirsiz ve tutarsız siyasi davranışların muhatabı Erdoğan olmadığı halde Ak partinin seçim için umutsuz durumunu görüyor ki harekete geçip il il gezip Ak partiye doğrudan ya da dolaylı oy istiyor.

 

 Tabi Ak partinin kazanması kendisini de kazanması demektir. Çünkü başkanlık rejimini meclisten geçmesi gerekmektedir. Bunun içinde yeterli çoğunluk gerekmektedir. Cumhurbaşkanının tarafsız olması gerekirken hakkı değil diyemeyiz ama etik olmadığı halde sahaya inip siyasi bir tutum sergileyerek Ak parti, leyhine çalışması durumun ne kadar ciddi olduğunu göstermektedir.
Davutoğlunun bilgi ve birikimine söylenecek bir şey yok fakat hitap gücü ve liderlik vasfı yok. Ak parti bu seçimde istediğini elde edemezse Sn Davutoğlu Başbakanlık koltuğunda oturamayacak. Hoş kazansa da oturamayacak ya o ayrı bir mevzu.

 

Ak parti seçime en hazırlıksız giren siyasi parti. Sn. Erdoğan’ın geçmiş icraatları ve kendisine duyulan sempati ile belki bu seçimde bir şey olur. Ama Ak parti bu seçime sadece kendi seçim kadrosu ile hazır değil ve yeterli düzeyde de değil. Diğer siyasi partiler de ha keza öyle ama, millet Ak partinin önceki dönemlerde yaptığı ve vaatlerini bildiği için diğer söylemlerden daha umutlu.
Şayet HDP barajı aşarsa mecliste hükümet belirsizliği yaşanılacak. Daha renkli bir meclis değil ama daha güçlü siyasi partiler olacaktır.  

Editör: TE Bilisim